Ocak, 2020
HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU 28. MADDESİ UYARINCA HUKUK DAVALARINDA GİZLİLİK KARARI HAKKINDA BİLGİ NOTU
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Özel Hayatın Gizliliği ve Korunması” üst başlıklı 20. Maddesi uyarınca herkesin, kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahip olduğu; bu hakkın da kişinin kendisiyle ilgili kişisel veriler hakkında bilgilendirme, bu verilere erişme, bunların düzeltilmesini veya silinmesini talep etme ve amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını öğrenmeyi kapsadığı düzenlenerek, kişisel verilerin korunması anayasal güvence altına alınmıştır. Yine bu kapsamda 2016 yılında yürürlüğe giren 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nda kişisel verilerin korunması ve başkaları tarafından hukuka aykırı olarak ele geçirilmesinin önlenmesi için uygun güvenlik düzeyinin teminine yönelik her türlü teknik ve idari tedbirin alınması gerektiği öngörülmüştür. Bu doğrultuda ilgili kurum ve kuruluşlar tarafından tanzim olunan sağlık raporları, kullanılan ilaç bilgisi ile sağlık kontrollerine ilişkin tüm tıbbi sürece dair belgeler/kayıtlar 6698 sayılı kanun kapsamında “özel nitelikli kişisel veri” hukuki niteliğini haizdir ve yukarıda yer verilen anayasal ve kanuni çerçeve kapsamında korunması gerekmektedir. Ayrıca kişisel verilerin doğrudan ilgili olduğu bir diğer hukuki müessese ise kişilik haklarıdır. TMK m.23 vd. hükümlerince kişilik haklarının korunması gerektiği de ayrıca düzenlenme altına alınmıştır.
Uygulamada sıklıkla başvurulan banka hesap kayıtlarının mahkemelerce celbi yukarıda yer verilen kişisel veri hukuki niteliğinin yanında “ticari sır” hukuki statüsünü haizdir. TCK m.239 ve TTK’nin çeşitli hükümleri kapsamında ticari sırların korunması öngörülmüş ticari sır niteliğindeki bilgi ve belgelerin üçüncü kişilere verilmemesi ve ifşa edilmemesi gerektiği cezai müeyyidelerle düzenleme altına alınmıştır.
Özel ve ticari hayatına dair özel nitelikli kişisel verilerin ve sırların tarafların kötü niyetli davranışları ile ifşa edilme olasılığının oldukça yüksek olması, kişisel verilerin ve sırların kamuya açıklanması durumunda ilgili tarafın özel hayatına orantısız müdahale ile şeref, onur ve haysiyetine zarar verici sonuçların ortaya çıkabilmektedir. Dolayısıyla anayasal haklarının ihlal edilmesine mahal verilmemesi adına mahkemelerden HMK m.28 uyarınca bakımından gizlilik kararı verilerek gizli yargılama işlemleri sırasında hazır bulunanların yargılamayla ilgili edindikleri bilgileri açıklamamaları hususunda uyarılmasına ve aksi halde Türk Ceza Kanununun gizliliğin ihlaline ilişkin hükmünün uygulanacağını ihtar edilmesine ve hususun tutanağa geçirilmesine karar verilmesi talep edilebilmektedir. Zira genel ahlâk, kamu düzeni, millî güvenlik, tarafların, tanıkların veya yargılamaya katılan bir kimsenin, hayatının, vücut bütünlüğü ile özgürlüğünün korunması, özel hayatın korunması, çocukların dinlenmesi ve sırların korunması, hukuken korunmaya değer bulunmakta ve bu hâllerde yargılama gizli yapılabilmektedir. (AY. m. 141; AİHS. M. 6)
Gizlilik kararı verilmemesi nedeniyle Anayasa Mahkemesi tarafından başvurucunun özel hayatının gizliliği hakkının ihlal edildiğine karar verilmiştir. İlgili kararda Anayasa Mahkemesi;
“…
Başvurucu, İzmir 4. Asliye Hukuk Mahkemesinde tazminat davası açmıştır. Dava dilekçesinde özel hayata saygı hakkının ihlalini teşkil edebilecek fotoğraflar gibi bilgi ve belgeler hakkında gizlilik kararı verilmesi talep edilmiştir.
İzmir 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin E.2010/347 sayılı dosyasının 26/10/2010 tarihli tensip duruşmasında başvurucunun"gizlilik talebi ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına" karar verilmiştir.
Anayasa Mahkemesinin daha önceki kararlarında da belirtildiği üzere kişisel veri -belirli veya kimliği belirlenebilir olmak şartıyla- bir kişiye ilişkin bütün bilgileri ifade eder (AYM, E.2014/74, K.2014/201, 25/12/2014; E.2013/122, K.2014/74, 9/4/2014; E.2014/149, K.2014/151, 2/10/2014; E.2013/84, K.2014/183, 4/12/2014; E.2014/180, K.2015/30, 19/3/2015). Kişilerin sağlık durumlarına dair bilgiler de kişisel veri niteliğindedir (T.A.A.,B. No: 2014/19081, 1/2/2017, § 103).
Anayasa'nın 20. maddesi esas itibarıyla bireyi kamu makamlarının keyfî müdahalesine karşı korumakla birlikte devletin sadece böyle bir müdahalede bulunmaktan kaçınması şeklindeki negatif yükümlülüğün yanı sıra özel hayata ve aile hayatına etkili bir şekilde saygı gösterilmesi bakımından pozitif yükümlülükleri de kapsamına almaktadır. Bu yükümlülükler, bireylerin kendi aralarındaki ilişkiler alanında olsa dahi özel hayata saygıyı sağlamayı hedefleyen tedbirlerin alınmasını zorunlu kılar(Adnan Oktar (3), B. No: 2013/1123, 2/10/2013, § 32; Marcus Frank Cerny [GK], B. No: 2013/5126, 2/7/2015, § 36).
Başvuru konusu olayda olduğu gibi kişiler arasındaki özel hukuk ilişkilerinde kamusal makamların yükümlülükleri, bireylerin temel hak ve özgürlüklerine üçüncü kişilerin müdahalesinin önlenmesi için gerekli önlemlerin alınması ve mahkemelerce korunma sağlanmasıdır. Kamusal makamlarca gerekli yapısal önlemler alınmış olunsa da uyuşmazlık konusu davayı yürüten mahkemelerce verilen kararlarda üçüncü kişilerin müdahalelerine karşı bireylere korunma imkânı sağlanmadığı durumlarda bu yükümlülükler gereği gibi yerine getirilmemiş olacaktır. Bu, kamusal makam olan mahkemeler aracılığıyla bireylerin hak ve özgürlüklerinin korunmasız bırakıldığı anlamına gelecektir (Ömür Kara ve Onursal Özbek,B. No: 2013/4825 , 24/3/2016, § 49).
Medeni usul yargılamasında aleniyet, duruşmaların ve esas hakkındaki kararın bildirilmesinin herkese açık olarak yürütülmesini ifade etmektedir. Yargılamaların aleni yapılması ilkesi adil yargılanma hakkı kapsamında korunmaktadır. Yargılamanın aleniliği ilkesinin amacı, adli mekanizmanın işleyişini kamu denetimine açarak yargılama faaliyetinin saydamlığını güvence altına almak ve yargılamada keyfîliği önlemektir. Bu yönüyle anılan ilke, hukuk devletinin en önemli gerçekleştirme araçlarından birini oluşturur (Nevruz Bozkurt, B. No: 2013/664, 17/9/2013, § 32).
Bununla birlikte somut olayda olduğu gibi özel hayatın gizliliği hakkı bağlamında özellikle hassasiyet arz eden kişisel verilerin korunmasının gözetilmesi gereken durumlarda yargı makamlarının gerekli tedbirleri alması ödevi bulunmaktadır. Bu doğrultuda derece mahkemelerince yargılamanın aleni yürütülmesinde var olan kamusal menfaat ile başvurucunun mahremiyetinin korunması menfaati arasında adil bir denge kurulmalı ve ulaşılan sonuç hakkında hüküm kurulurken ilgili ve yeterli gerekçeler sunulmalıdır.
Somut olayda başvurucu; İzmir 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/347 esasına kayıtlı dava dosyasına göğüs bölgesini gösteren, ameliyat öncesi ve sonrası fotoğraflarını sunmuştur. Bu fotoğraflarda başvurucunun yüzü görünmemektedir ancak dava dosyasında başvurucunun kimliğini ortaya koyan bilgilerin mevcut olduğu dikkate alındığında söz konusu fotoğrafların -kimliği belirli veya belirlenebilir gerçek kişiye ilişkin veri- kişisel veri niteliğinde olduğuna kuşku yoktur.
Olayda; kadın olan başvurucunun vücudunun göğüs bölgesine ilişkin fotoğraflarını ve sağlık bilgilerini içeren dava dosyasının gizli kalmasını istemesi, yargılamanın kamuya ve dolayısıyla üçüncü kişilere açık olarak görülmesinden ve mahrem bilgilerinin ifşa edilmesinden kaygı duyması özel hayatın gizliliği hakkına ilişkin makul ve savunulabilir nitelikte bir taleptir.
Bunun yanı sıra başvurucunun talebi yaklaşık yedi sene önce 26/10/2010 tarihinde yapılan tensip duruşmasında karara bağlanmış, gerekçesi açıklanmadan kabul edilmemiştir ve dava derdesttir. Dolayısıyla başvurucu çok uzun bir süre mahrem fotoğraflarının üçüncü kişilerce görülebileceği tehlikesine maruz bırakılmıştır. Bu bakımdan başvurucunun mahrem fotoğraflarına erişimin kısıtlaması hakkında özel hayatına ilişkin korunmaya değer önemli bir menfaatinin bulunduğu tartışmasızdır.
…”
(T.C. Anayasa Mahkemesi - Bireysel Başvuru Kararları - Birinci Bölüm Esas No.: 2014/14189 Karar tarihi: 25.10.2017)
Hususlarını vurgulayarak özel hayatın gizliliği ile ilgili korunmaya değer bir menfaat olması durumunda gizlilik kararı verilmesi yönünde karar vermiştir. Bu nedenle yasal şartların oluşması halinde hukuk davalarına konu evrak, ifade ve kayıtlar için gizlilik kararı verilmesi talep edilebilmektedir.
Saygılarımla,
Telli ve Cirit Hukuk Bürosu Av. Melik TELLİ
*Söz konusu yazı kısa bilgilendirme amacıyla yazılmıştır ve her hakkı saklıdır. Her hukuki konu kendi somut unsurlarıyla birlikte değerlendirilmesi gerekmektedir.
Comments